24 Mart 2008 Pazartesi

Hey Millet ! Dersimiz iPod



Uzun zamandır, dünyaya mal olmuş bu pazarlama çılgınlığı üzerine bir yazı yazmayı planlıyordum , bugüne nasipmiş. iPod'u olanlara kızacak değilim ya da ürünlerine çamur atacak. Yazım,naçizane, bu nadide ürünün pazarlanmasına ve tabi ki de bu ürüne sahip olanların "ego"larına ithafendir. Haydi bismillah...
Madem güzel,kapsamlı bir işe girişelim dedik o zaman rakamlar bu "ince" olayın olmazsa olmazıdır diyerekten "verilerin diyarında bir gezinti"ye çıkalım diyorum. 2001'den beri yaklaşık 100 milyon ürün satıldı ve bu satış rakamlarının ciddi bir oranı 2005'in dördüncü çeyreğinde gerçekleşti. Gözümüzün önüne bir "Product Life Cycle" eğrisi getirdiğimizde ne kadar ciddi bir durumla karşı karşıya olduğumuzu anlatmış olurum herhalde. Bunun yanına bir de %73 lük pazar payı ile bir diğer marka "MP3 çalıcısına" sahip olan tüketicinin yine de "benim MP3 çalıcım" yerine "iPod'um" algısını da ekleyin. Aslında yazımı burada bırakıp bilgisayarın başından kalkıp gitmek var.Gerisini sizlerin gözlemine ve de ileride bu canavarın neler yapabileceğini irdeleyen hayal gücünüze bırakabilirim.Lakin, bu cihazın ,Apple'ın,kendisi iPod'u üreten şirkettir bu arada; memnun olduk,bilgisayar satışlarını bile arttırdığına değinmeden geçemeyeceğim.
Bu güzel cihazın bu kadar güzel satış yapmasına fayda açısından yaklaşırsak bir yerlere çıkamayız çünkü her MP3 oynatıcının içine şarkı yükleniyor, dolayısıyla yanınızda taşınabiliyor. Zira, olayın mantığında da bu yatıyor zaten ; yükle , götür , dinle. Ama , "click-wheel" (bu, genelde baş parmakla kumanda edilen, alışılması zaman alan kontrol paneli ) denilen farklılık , göze basit görünen tasarım ve de gerçekten farkedilen o tatlı beyaz renk iPod'u iPod yapan unsurlar. Bu "şaşırtan" duruma kimi zaman pazarlamacılar tarafından 4P grubuna dahil edilen "packaging" penceresinden bakacak olursak mümkün olabildiğince küçük ve "egosal" paket tasarımları bu ürünün basitliğini ve bir o kadar da havalı oluşunu destekler nitelikte.
Şimdi bu süreç bununla tamamlanmadı tabi ki , develer tellal iken , kalbur saman içinde , "iPod Family" oluştu; bunu da o vazgeçilmez kol bandları, zaten baştan beri var olan "ben burdayım" diyen beyaz kulaklıklar , ev sistemleri ve araba içlerine kadar uzanan bir yayılım izledi. Hatta "Volvo iPod adaptörü" bunların en bomba örneğidir. (Volvosu olanlar-araba ilgim olmadığı halde en sevdiğim arabadır,"İsveç Çeliği"dir kendisi , güvenlik ön planda pazarlanmıştır -bu adaptörü iPod Shuffle'dan daha üst bir model iPod'ları varsa herhangi bir Volvo bayiisinden temin edebilirler.) Bu vesileyle iPodlu kitle grup oluşumlarının önü açılmış oldu , insanlar oluşturulan bir olguya dahil olmak istediler. (Bkz : Harley Davidson grupları , Contextual Marketing, " Motoruma binerim , giderim , özgürüm , havalıyım , deri pantalonum var , zincirim var vb.")
Bilindik 4P'lere değinecek olursak , fiyatlandırma yöntemi çok da göz kamaştırıcı değil aslında. Her çok tutulan ürün gibi onlar da yüksek fiyatla girdiler pazara ama sonrasında yeni ürünlerle desteklenen sürdürülebilir yenilikçi tutumları mevzu bahis "PLC" grafiğindeki "olgunluk" döneminde beklenen fiyat düşürülmesini engelledi.(Burada değinmek istediğim inovasyon, ürünleri farklılaştırma bazlıdır. Yani ; normal iPod'u fotoğraf yükleyebildiğiniz, video seyredebildiğiniz ya da oldukça "hedonic" altın kaplamalı iPodların izlemesi.) Bu arada rakipleri fiyat kırmaktan ziyade farklı pazarlama uygulamalarıyla fiyatlarını kırmadılar-ki bence izlenilesi bir pazar rekabetiydi. Bir Creative kullanıcısı olarak değinmeden geçemeyeceğim , onlar ürün faydalarını çok ön planda tuttular ve de bu strateji "price-performance" ikilisine gerçekten takan tüketicilerde doğrudan cevap buldu. Ancak üzücü bir durumdur ki , yıllardır halkımıza "Japonlar yapıyor be hacı!" dedirten Sony, bu alanda istediğini pek bulamadı.Söz gelimi , "Place" kavramı ; 2002 yılında doğrudan Apple'ın sitesinden satın alım yapılabiliyordu , daha sonrasında güçlenen pazar hakimiyeti ile bu stratejiyi "Apple Store"lar izledi.(Buradaki amaç sadece iPod satışı da değil , gözlerinizi kapatın, işte karşınızda "Mac"ler!) Sonrasında dağıtım kanallarının güçlenmesiyle birlikte iPodlar internet sitelerinden sonra "Kipa"lardan da alınabilir hale geliyordu.
iPod reklamlarındaki kulaklarında o beyaz kulaklıklarla dans eden siluetler segmentasyonun aslında advertising olayına birebir yansımasıydı. Onlar için yaşa , cinse , ırka ya da kıtaya dayandırılan bir "demographic segmentation" sözkonusu değildi. Ama olayın "position" adımında öyle bir durum vardı ki işte bu durum pazarda "Hedonism" rüzgarları estirdi. "iPodlu" olmakla , "O'na sahip olabilmekle" "motive" olan bünyeler iTunes'un, kendisi iPod'un şarkı düzenlenmesi ve indirilebilmesi, dinlenebilmesi için kullanılan yegane yazılımı olur, ucuza yasal şarkı indirebilmesi ile daha da şenlendi , çünkü böylelikle dinleyicisi oldukları müzisyenlerin arşivlerini iPod'larında barındırabileceklerdi. İlk yazıma istinaden, iPod Facebook'a yüzünü çevirmeden önce Myspace.com'da inanılmaz bir inovasyon politikası izlediğine değinmek istiyorum.Eğer üyeyseniz , ürünlerle ilgili harika tasarlanmış sayfalar bulabilirsiniz. En son olarak da bana afedersiniz "ohaa!" dedirten bir noktaya değinip yazımı toparlamak istiyorum. Microsoft Vista 'nın iTunes kullanımında bazı sorunlar çıkarması , Microsoft müdavimlerinin mevcut işletim sistemlerinin sürümlerinin Vista'ya yükseltmesini engellemiş.Hey Yarabbi !
Yaklaşımınız "MP3 de çalabilen elektronik bir mücevher istiyorum." şeklindeyse zaten sizin için yapılacak çok da birşey kalmamıştır.Naçizane fikrim , iPod'un fayda açısından pek de o fiyatı haketmediği ama artık üzerinde iPod cepleri bulunan ceketler bile üretilmeye başlandıysa zaten bu yazı geç kalmış olmaktan öteye gidemiyor. Yine de kafanızda ses kalitesi anlamında bir soru işareti oluşursa nice teknoloji dergilerine makale olmuş ürün karşılaştırmalarına bir göz atın derim ; farkı siz de göreceksiniz.Kalın sağlıcakla...

Dipnot : Bu yazımda çok fazla yabancı kelime kullanmamın sebebi , olayın akademik boyutundan biraz daha dem vurmaya çalışmaktır ; yoksa güzel Türkçemizle bir alıp veremediğim yoktur. Bilgilerinize...

Kaynaklar :
1. http://www.slideshare.net/JNathan/marketing-to-europe-ipod
2. http://www.marketingturkiye.com/Haberler/Detay/?no=5336
3. http://www.photoshopsupport.com/tutorials/jennifer/ipod.html

6 yorum:

bpsknbrkspamb dedi ki...

Evet , iPod'unun egosuyla alakası olmadığını söyleyen lakin dayak yemediğime şükrettiren bir yorum.Hem 50,60 YTL fazla verin hem de toz kondurmayın iPod'unuza.Sinem , kardeşim teşekkürler :D

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

O değil de, Apple "tasarım"a konumlanarak nasıl bir yükseliş yakaladı o inanılmaz. Jobs, Gates'ten intikamını acı aldı hakikaten.

bpsknbrkspamb dedi ki...

Ya hocam , siz de mi şu " o değil de" kalıbına müdahilsiniz? Ben de yapayım bari , " o değil de Marlboro'yu şarabı yatırıyorlarmış" ...

İntikam konusunda hemfikirim

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

O değil de Marlboro'yu ne yapıyorlarmış? Şaraba mı yatırıyorlarmış?

bpsknbrkspamb dedi ki...

O değil de Camel'ın viskiye yatırılması mı onu "rugged" yapan? :) Bu da yılların geyiğidir , hey gidi hey be :)

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

Asıl geyik Marlboro'nun, sigara dumanından üç halka yapıp bunları birbirinin içinden geçirene bir milyon dolar vermesidir bence :) Nice yiğitler tanırım telef oldular bu uğurda.