20 Mayıs 2008 Salı

Light Pazar

İki-üç yıl once çok izlenen bir sitcom vardı hatırlar mısınız? Light erkek kavramını hayatımıza sokmuştu. Tamer Karadağlı'nın light ürünlere, yabancı yemek kültürlerine karşı takındığı tutum çok sevilmiş; erkekler malum espriye maruz kalmamak için light ürünlerin yanına bile yaklaşamaz olmuştu.

Dizi bitti, unutuldu ama light ürünlerin hayatımızdaki yeri hızla artmaya devam ediyor. Kola firmaları light ürünlerini yenileyip reklamlarda aslan payını bu ürünlere veriyor, hazır gıda ürünlerindeki light ürün çeşidi sürekli artıyor, yaygın fast food markaları düşük kalorili light ürünlerini çeşitlendirip kalori hesapları yaptırıyor. Peki insanların sürekli light ürünlere özendirildiği piyasada bir kebapçı satışlarını arttırmak için ne yapabilir? Şişli'de bir kebapçının bastırdığı broşürler gerçekten çok ilginç bir örnek. Satışlarını arttırdı mı bilmiyorum ama insanlarımızın komplo teorilerini ne kadar çok sevdiğini bir kez daha ispatlandığı çok açık.İşte broşürlerdeki yazı:

''Diyet, perhiz, rejim gibi faaliyetler hedefte Türk delikanlılarının ve genelde de Türk milletinin devamını engellemek için dış mihraklar tarafından gündeme getirilmiş şuurlu bir düzmecedir. Gaye, eskiden bir koyunu, bir oturuşta götüren dev gibi babayiğit atalarımızı ve tarlada doğum yaptıktan sonra bebeğini kundaklayıp, elde orak tarlada çalışmaya devam eden Türk kadınlarını; kalori hesaplayan, hapşırınca yatağa giren, fitness ve aerobik yapan çıtkırıldım tiplere dönüştürmek ve büyük Türk ırkını Çinliler, Japonlar gibi sıska, zayıf ve sağlıksız bir ırk haline getirmektir.

İcabı halinde 240 kiloluk top mermisini tek başına namluya süren bir babayiğidin, kalori hesaplayan, yoğurtlu kebabı reddeden bir züppe haline
getirilmesinden daha büyük bir soykırım olabilir mi?

İç yağının, kuyruk yağlarının, anamızın Vita yağının kolestrol yaptığı palavradır. Kolestrol, kebapları yedikten sonra iki şişe soda içerek ayarlanabilecek bir gaz durumudur.
Sakın bu oyuna düşmeyin.

Feminizm, kadın hakları, çevre şuuru ve eşitlik adı altında Türk kızlarının akılları çelinerek, yemek yapmayı bilmeyen, bizim istikbalimiz olan yavrularını, abuk subuk yiyeceklerle yetiştirecek, damak zevki gelişmemiş, sunta kılıklı diyet bisküvilerini yiyecek sanan bir hale getirmişlerdir.

Ayrıca kör olası dış mihraklar, bu kızlarımıza kebap, soğan, çiğ köfte vb.lezzetleri yiyen, bardak bardak şalgam suyu içen yiğitlerimize hanzo-kıro gibi sıfatlar takmayı öğretmişlerdir.

Ayrıca son yıllarda moda gibi gösterilmeye çalışılan Çin mutfağı diye birşey yoktur. Bu sözde mutfak, acaip zerzevat ile acaip mahlukatın, wog adı verilen bir tencerede yarı pişmiş yarı çiğ olarak hazırlanıp insanlara eziyet olsun diye sopalarla yenmesinden ibaret bir hokkabazlıktır. Sakın kanmayın, sakın yemeyin. Helal değildir!

Unutmayın su uyur, düşman uyumaz!''

Hiç yorum yok: