6 Mayıs 2008 Salı

YAŞASIN MİLLİ TAKIM!



İsviçre ve Avusturya futbol dünyasının en önemli turnuvalarından biri olan Euro 2008’e ev sahipliği yapacak bu sene. Bilindiği gibi Milli Takımımız da zorlu bi süreçten sonra turnuvaya katılmaya hak kazandı. İşin taktiksel kısmını bir kenara bırakarak, pazarlama yönüne değinelim biraz.

Türk futbol seyircisi için en önemli günlerden biridir Milli Takım maçlarının olduğu günler. Hepimiz işi gücü bırakır, genci yaşlısıyla televizyon başına toplanırız. Mümkünse o gün kimseye randevu verilmez, program yapılmaz. Arkadaş grupları maçı beraber izlemek için aktiviteler ayarlar. Tabi ki bu büyük ilginin reklamcıları cezbetmemesi ihtimal dahilinde değil.

Türk Milli Takımı’nın Euro 2008 eleme maçları oynadığı süreçte bu pazarlama stratejilerine çok sık rastladık. Başta ana sponsorlar olmak üzere, markasını göstermek isteyen firmaların reklam akınına uğradık hepimiz. Markalar, "gün bu gündür" felsefiyle milliyetçilik duygularını kabartan reklamlarla karşımızdaydılar. Coca-Cola, Ülker, Alpet derken maç öncesi ve devre aralası reklam kuşağı, birbirine benzeyen milliyetçilik temalı bir sürü reklamla dolduruluyordu. Tabi haklıydı adamlar; biz Türkler için milli maçlar "ölüm kalım meselesidir, maçı kazanmamız diğer ülkelere üstünlüğümüzün semboludur". Doğal olarak bu süreçte seyirciye en damardan girelecek yer milliyetçi duygulardır.


Mesela, Turkcell'in "70 milyon yürek" temalı reklamı geniş yankı uyandırdı. Reklam formatı ve verdiği mesaj gerçekten beğenildi. Hangi futbol seyircisi Milli Takım'da oynadığını, rakip takıma gol attığını hayal etmemiştir ki. Fakat reklam da kullanılan, Cat Stevens imzalı "Lady Darbanville" şarkısının Türkçe'ye uyarlanmış hali değişik yorumları da beraberinde getirdi. Ne de olsa bu şarkı ölmüş sevgiliye bir ağıttı. Bu bağlamda müzik tercihinin yanlış olduğu yolunda yorumlar geldi. Kim bilir bu şarkı belki de o zaman için kötü günler geçiren Milli Takıma bir ironi niteliğindeydi.

Bir diğer tartışma yaratan reklam ise Alpet reklamıydı. Milli takımızda forma giyen, fakat aslen Brezilyalı olan Mehmet Aurelio(eski adıyla Marco Aurelio) milli marşımızı söylüyordu bu reklamda. Reklamı çok beğenen de oldu, fazlaca eleştiren de. Kimilerine göre milli duygular istismar edilmiş, istiklal marşımıza saygısızlık edilmişti. Öyle ya da böyle reklam fazlasıyla ses getirdi ve bana kalırsa Alpet için olumlu katkı sağladı.

Milli Takım formatının kullanıldığı reklam örneklerini artırmak mümkün. Şüphesiz Avrupa Şampiyonası maçlarının oynanacağı süreçte de, ekranlarımız ve bilboardlarımız bu tür reklamla dolmaya devam edecek. Uzun lafın kısası, reklamcıların bu yolla turnayı nasıl gözünden vuracaklarını kavramış durumda...


1 yorum:

Melike Demirbağ Kaplan dedi ki...

"Milliyetçiliğin pazarlanması" gibi son derece tartışmaya açık bir durum var tabii burada. İşin bence komik olan tarafı, "milli duyguların paraya endekslenmemesi gerektiğine" yürekten inanan milyonlarca insanın, bu reklamlardaki ürünler çoğunlukla olumlu ve derin hissiyatlar geliştirmesi. Bu ironi de bir pazarlamacı olarak beni çok etkiliyor, gerçekten.